Bu yazı bir kamu spotu değildir.

Bu blog yazılarında öğrendiğim, güzel dediğim şeyleri paylaşıyorum. Bunları paylaşmam gerektiğini düşündüğüm bilgilerden derlediğim bir içerik oldu. Kimse çevreci, korumacı olmak zorunda değildir. Ben değilim. Sadece bizden sonra gelen insanların, çocuklarımızın yaşamını kötüleştirmeye kimsenin hakkı olmadığını düşünerek kendimde uygulamaya çalıştığım bir kaç küçük şeyden bahsettim.

Her insan yaşadığı çağın önceki çağlardan daha kötüleşmiş, daha bozulmaya yüz tutmuş olduğunu düşünüyordur. Çünkü dünyada ki çoğu olay üstel bir büyüme göstermektedir.

Sürdürülebilir yaşam konusunu ele alalım. Bu konuda pek çok yerde yazılan, çizilen, tavsiye edilen önlemler, öneriler mevcut. Bunları reklamlarda ya da bir içerikte gördüğümüzde sanki hiç yapmıyormuşuz gibi onaylayıp geçiyoruz. Bazı duyduğum fikirlerde ise ”Dünyayı ben mi kurtaracağım?” sorusu ile karşılaşıyoruz.

Evet!
Dünyayı sen, ben, biz kurtaracağız!

Eğer güzel bir pelerini olan kostümümüz olsaydı şu yukarıda Evet dediğim yere resim içerik olarak koyardım çokta güzel olurdu, ama ne yazık ki.

Peki dünyayı kurtarmaya nereden başlayacağız?

Daha önce duyduğum hayatımın bir çok yerinde de etkili olan bir söz var, değişime önce kendinden başla, sonra çevrenden, sonra toplumdan. Sen değişmeden hiç kimseyi değiştiremezsin. Çünkü tam olarak kişisel olarak yaptığımız değişimler, hareketler bir dalga etkisiyle yayılarak içerisinde bulunduğumuz toplumu ve dünyayı şekillendiriyor.

Gelin çevremize sayısal verilerle biraz göz atalım.

Plastik nedir ve nasıl kullanılır?

Petrolden üretilir, dayanıklı, hafif ve çok amaçlıdır.

50 tür çeşidi vardır.

Paket, dış fırçası, giysi, oyuncak, araba ve daha pek çok şeyi yapmak için kullanılır.

Doğaya karışması uzun yıllar sürer ve asla tam olarak yok olmaz.

Plastik üretimi ve kirliliği kontrolden çıktı, nasıl mı?

1950’lerden bu yana yaklaşık 8.3 milyar ton plastik üretildi ve bunların yalnızca %9’u geri dönüşüme girdi.

Sadece Coca-Cola tek başına yılda 100 milyar adet şişe üretiyor.

Her yıl 12,7 milyon ton plastik okyanuslara giriyor.
Bu neredeyse 2 milyon filin ağırlığı demek.

Yani ortalama her dakika bir çöp kamyonu dolusu plastik!

2050 yılına geldiğimizde doğada 12 milyar ton plastik olacak.

Bu 100 milyon mavi balinanın ağırlığına eşit! Yani Dünya’da kalan mavi balinaların 5.000 katı.

Tüm plastikler giderek küçülen parçalara ayrılır ve en sonunda diğer kirleticilere karışabilen mikroplastikler (< 5mm) haline gelir ve besin zincirine girer.

Okyanusların her derinliğinde yaşayan deniz organizmalarında, her iki kutup bölgesinde, insanların yediği gıdalarda ve hatta şişe sularda mikroplastikler bulunmuştur.

Bu noktaya nasıl geldik?

Çok fazla plastik üretiyoruz ve kullanıyoruz. Ayrıca bunların hepsini doğru şekilde atamıyoruz veya geri dönüştüremiyoruz.

Her yıl milyarlarca tek kullanımlık plastik eşya üretiliyor.

Şirketler, ürettikleri eşyaların tüm kullanım ömrü için sorumluluk almıyor.

Tek kullanımlık ürün teslimat modellerinin desteklediği kolaylığa ve atık üretimine dayalı bir tüketim kültürümüz var.

Devletler şirketleri sorumlu tutmuyor veya tek kullanımlık plastik üretimini azaltacak adımlar atmıyor. 

Aslında yapılabilecek çok şey var, Greenpeace’ye katılabilirsiniz ve Plastiksiz Denizler Hareketi rehberini kullanabilirsiniz. Ailenize ve arkadaşlarınıza anlatabilirsiniz, insanlara ilham olabilirsiniz. Temizlik ve geri dönüşümler için firmalara talepte bulunabilirsiniz. Öğrendiklerinizi #plastiksiz hashtagi ile sosyal medyada paylaşabilirsiniz. Kulüp kurabilirsiniz, buluşma günleri ayarlayabilirsiniz, film gösterisi yapabilirsiniz.

Yapılabilecek bir çok şey var ama gelin nereden başlayalım biliyor musunuz?

Başlayabileceğimiz en önemli noktalar tüketim alışkanlıklarımız.

Dışarıda çay, kahve, su içiyor musunuz?

Aklıma ilk gelen yer Starbucks. Sadece Starbucks her yıl 4 milyar tek kullanımlık kahve bardağı üretiyor. İçecek firmalarının ise her yıl 500 milyardan fazla tek kullanımlık plastik şişe ürettiği biliniyor. Tüketim sayımız her geçen gün artarken eğer böyle devam edersek bu üretimin katlanarak artacağı bir kesin.

Ben liseden beri kahve çay içerken termos kullanımına özen gösteriyordum. Geçmiş zamanda termosu kaybetmiştim. İyisini bulamamıştım. Doğum günümde arkadaşımın hediyesiyle tekrar çay, kahve içerken termos kullanımını tercih ediyorum. Çantayla dışarı çıkmayı sevdiğim için eğer kahvemi alıp gideceksem termosa koydurmayı tercih ediyorum. Bazı kafelerin termos kullanımında ek indirimler verdiğini hatırlatmak isterim.

Sıcak ve soğuk içeceklerimizde tek kullanımlık plastikler yerine, pek çok kez kullanılabilen metal, cam, katlanabilir ve daha uzun süre sıcak/soğuk kalmasını sağlayabiliriz.

Çalışma alanlarında su sebilin yanında yer alan plastik bardaklar, misafirler için kağıt bardakların havada uçuştuğu etkinlikler, doğum günlerinde pasta kesimleri gibi.

Bu konuda en önde gidenler çalışma alanları yani şirketler olduğu aşikar. Sadece Türkiye’de yılda 2 milyar adet kağıt bardak tüketiliyor. 1 ton kağıt üretmek için ortalama 10-17 ağaç kesilmesi gerektiği göz önünde bulundurulduğunda ise sadece Türkiye’de kağıt bardak üretmek için her 3 senede Belgrad Ormanı büyüklüğünde orman alanını yok ediyoruz. Bu sürece endüstri hareketleri de eklenince çevreye verdiğimiz zararın etkisiyle daha da artıyor.

Ofislerde karton, plastik bardaklar yerine kendi bardak ve matara kullanımı yapılabilir.

Diğer bir sorun ve çözüm ise plastik poşet yerine kese, bez torba, file kullanmak.

2018’den 2019 yılına geçerken Türkiye’nin gündemine oturana bir konu vardı, plastik poşetler artık paralı olacaktı. Türk toplumumun genelini hayli üzen ve haftalarca kamuoyunun gündeminde kalıp tartışmalara neden olan bu uygulamaya plastik poşet tüketimi %77,27 azalmış durumda. Bir başka açıdan bakarsak yılda kişi başı 35 poşet kullanım ortalamasından 10 poşet kullanma ortalamasına gerilemiş bulunuyoruz.

Burada en önemli gördüğüm güvenlik aşımı ise tatlı mı tatlı bakkal amcalarımız gel kardeşim para verme ben sana ekmek poşetinde koyayım ya da manav tarafında ki poşetten vereyim diye tekrar bu kullanıma bizi itmesi, çok tatlı bir davranış ama yanlış. Bu getirilen yasanın amacının poşetten bir gelir elde edelim değil, poşet kullanmayı en aza, hiçe indirgeyelim diye yapıldı. Bunu poşetlerin üstüne reklam olarak bile yapıştırabiliriz.

Burada söylediğimiz şeyler en kolay günün içerisinde uygulayabileceğimiz ama bir o kadarda kitlelerce uygulanırsa milyar rakamlara çıkacağını göz önünde bulundurabileceğimiz bir etki olur.

Bu bilgilerin altına eklemek istediğim bir şey daha var. Genelde haftalık yayınlanan Türk dizilerini izleyemem, beklemekten haz etmiyorum. Ancak yeni yayınlanan Mucize Doktor dizisini, YouTube’den kısa videolarını izleyerek takip ediyorum. Geçen hafta bölümde yapılan güzel bir şeyi paylaşmak istedim.

Finish Türkiye bir ilki gerçekleştirerek Kadın ve Mucize Doktor dizilerini bir araya getirdi.

Finish, ülkemizin yakın gelecekte su fakiri olma riskine dikkat çekmek ve farkındalık yaratmak amacıyla televizyonların en sevilen iki dizisini bir araya getirdi. Senaryo entegrasyonu ile Fox TV ekranlarının en çok izlenen yapımlarında Mucize Doktor’un başrol oyuncusu Taner Ölmez ile Kuyucuk Gölü’nde çekilen Suyun Sonu Görünüyor reklam filmin de ilk kez yayınlanmasıyla bütünsel bir mesaj veriyor.

25 Litre belgeselini de izlemelisiniz.
Tagged With:

1 thought on “Sürdürülebilir Yaşam

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir